30/12/2021 | 17 Mayıs
Çankaya'da yaşayan veya çalışan LGBTİ+'ların kent ve sağlık hizmetlerine erişimindeki sorunları aktaran ve çözüm önerileri sunan rapor yayınlandı.
17 Mayıs Derneği yerel yönetim çalışmaları kapsamında geçtiğimiz aylarda, Çankaya İlçesi'nde yaşayan veya çalışan LGBTİ+'ların sağlık hizmetlerine erişim konusundaki sorunlarını, alışkanlıklarını, ihtiyaçlarını ve beklentilerini görünür kılmak ve buradan kilit paydaşları harekete geçirmek amacıyla, “Ankara İli Çankaya İlçesinde Yaşayan/Çalışan LGBTİ+’ların Sağlık Alanında ve Sağlık Hizmetlerine Erişimde Yaşadıkları Sorunlar, Gereksinimleri, Beklentileri ve Çözüme İlişkin Öneriler Anketi” ile görüşme çalışması gerçekleştirmişti.
SurveyMonkey üzerinden gerçekleştirilen toplam 59 sorudan oluşan ankete 100 kişi, görüşmelere ise 15 kişi katıldı. Toplamda böylelikle Çankaya’da yaşayan veya çalışan 18 yaş üzeri 115 kişiye ulaşıldı.
Gerçekleştirilen anket ve görüşmelerden elde edilen bulgular ve veri seti, daha yaşanılır bir Çankaya için sunulan önerilerle beraber, 17 Mayıs Derneği’nin yeni yayını olan ve Freedom House desteği ile hazırlanan “Ankara’da Çankaya İlçesinde Yaşayan/Çalışan LGBTİ+’ların Sağlık Alanında ve Sağlık Hizmetlerine Erişimde Yaşadıkları Sorunlar, Gereksinimleri, Beklentileri ile Çankaya Belediyesine Öneriler: Anket/Görüşmeler ve Çalışma Raporu” içerisinde sunuluyor.
Rapordan çıkan anahtar bulgular ise şöyle:
*Araştırmaya katılan LGBTİ+’ların neredeyse yarısı Çankaya’da LGBTİ+ olarak yaşamak ve çalışmaktan memnun değil ya da kısmen memnun. Yarısından fazlası (yüzde 72) Çankaya’da kendini güvende hissetmiyor ya da kısmen güvende hissediyor. Toplumsal ön kabuller ve varsayımların aksine; LGBTİ+’lar Çankaya ilçesinde güvensizlik içerisinde yaşamak ya da çalışmak zorunda kalıyor.
*Çankaya’da yaşayan ya da çalışan LGBTİ+’ların büyük çoğunluğu, dışarıdan gelebilecek tehditlere karşı kendilerini koruma altına almak için cinsel yönelim/cinsiyet kimliklerini gizlemek zorunda kalıyor. Araştırmaya katılan sadece 5 kişi (yüzde 6,17) kimliğini hiçbir zaman gizlemek zorunda kalmadığını belirtti. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğini ifade edebilmenin, ifade ettiğinde herhangi bir suçlama, yaptırım ya da kınama ile karşılaşmanın uluslararası insan hakları ve LGBTİ+ hakları açısından en gelişkin metinlerden olan YOGYAKARTA İlkeleri[1] ışığında LGBTİ+’ların bir yerde eşit haklara sahip olup olmadığını anlayabilmek açısından önemli bir gösterge olduğunu da düşünürsek; LGBTİ+’ların Çankaya’da toplumun geri kalanıyla eşit olamadığını ve LGBTİ+’ların Çankaya’da kimlikleriyle yaşayamadığını ya da çalışamadığını söyleyebiliriz.
*LGBTİ+’lar Çankaya’nın neredeyse her yerinde dışarıdan tehditlerle karşılaşabileceğini düşünüyor. Evler, mahalleler, işyerleri, okullar, cafe, bar ve restoranlar, topluma taşıma araçları, kamu binaları, park ve sokak gibi kamuya açık alanlar… Araştırmaya katılan LGBTİ+’lar bütün bu alanlarda kendilerini tehdit altında hissettiğini belirtti.
*Peki bu tehdit hissi gerçeğe dönüştüğünde ne oluyor? Katılımcıların yüzde 35,29’u Çankaya’da cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim temelli ayrımcılık ve şiddete maruz bırakıldıklarını vurguladı. Ayrımcılık ve şiddet örnekleri ise şöyle: Alay edilme, sözlü taciz, darp, taksici ve motokurye tacizi, emlakçı tarafından ayrımcılık, akran zorbalığı, barda ayrımcılık, evden atılma, aile hekimliği/hastanede ayrımcılık, toplu taşımada gözle taciz, partner şiddeti, partner şiddeti veya kimliği bilinmeyen kişilerce maruz kalınan taciz/şiddet sonrası başvurulan kolluk kuvvetlerinde kötü muamele veya ikincil taciz/şiddet vakalarıdır. Bu bulgular, LGBTİ+’ların yoğun olarak sokakta ve mekanlarda, hizmet alımında ya da kolluk kuvvetlerine başvurduklarında taciz/ayrımcılık ve şiddete maruz kaldıklarını ortaya koyuyor.
*Ayrımcılık ve şiddetin faillerine ilişkin soruya verilen yanıtlar; çoğu durumda (yüzde 66,66) faillerin kolluk kuvvetleri de dahil olmak üzere hizmet alınan kişiler olduğunu gösteriyor. LGBTİ+’ların mal ve hizmetlere erişimde ayrımcılığa uğraması ve LGBTİ+’ları korumakla yükümlü kolluk kuvvetlerinin ayrımcılık ve şiddet faili olması, LGBTİ+’ların Çankaya’da eşit ve özgür yaşayamadığını ortaya koyuyor.
*Bu olayların durumunun ölçülmesi için ek olarak anket katılımcılarına saldırının gerçekleştiği yerin neresi olduğunu da sorduk. Saldırılar en çok sokak ve park gibi kamusal alanlarda gerçekleşse de (yüzde 58,06); LGBTİ+’lar açısından ev, okul, kafe, restoran ve barlar, sağlık kuruluşları da ayrımcılık ve şiddetle karşılaştıkları mekanlar olabiliyor. Bu bulgulara göre LGBTİ+’ların kamusal alanlarda korunmasız olduğu sonucu ortaya çıkıyor.
*Araştırma katılımcılarının polisin şiddetle karşılaşan LGBTİ+’lara hiçbir destek sağlamadığını, benzer olayların tüm LGBTİ+’ların başına geldiğini, transların çeşitli sorunlar yaşadığını ve özellikle de ev bulma süreçlerinde ayrımcılık yaşandığını belirtmesi; Çankaya’da ayrımcılık ve şiddetin sistematik olduğunu gösteren bir diğer veri.
*Ayrımcılık ve şiddete karşı yerel kurumlardan destek alabilen katılımcı oranı ise sadece yüzde 4. Katılımcıların yüzde 96’sının yerel kurumlardan destek almadığını belirtmesi yerel kurumlara güvensizliğin göstergesi olarak önemli bir sonuca işaret ediyor. Çankaya’da yaşayan veya çalışan LGBTİ+’lar ayrımcılık ya da şiddetle karşılaştığında yerel kurumlardan ziyade sivil toplum örgütlerine başvuruyor. Başvurdukları sivil toplum örgütleri ise spesifik olarak LGBTİ+’lara ve seks işçilerine destek sağlayan kurumlarla sınırlı.
*Çankaya Belediyesi’nin kenttaşlara sunduğu hizmetlerden LGBTİ+’ların faydalanıp faydalanamadığı konusunda da; sağlık hizmetleri öne çıkıyor. LGBTİ+’ların büyük bir çoğunluğu belediyenin sadece sağlık hizmetlerinden faydalanıyor. Bu durum, belediyenin “herkese” sunduğu hizmetlerin aslında herkese açık olmadığını ya da herkes tarafından bilinmediğini gösteriyor. Katılımcılar; anonim HIV test merkezi (Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezi) gibi hizmetlerde yaşanan deneyimin genellikle olumlu olduğunu ancak bu merkezlerin şu anda açık olup olmadığının ve yeni adresinin bilgisi paylaşılmadığı için hizmetten yararlanılamadığını belirtti. Aile hekimi ile diş polikliniği ile ilgili deneyimler ise genellikle olumsuz.
*Katılımcılar internette yorumlara bakarak, tanıdıklara sorarak ayrımcı uygulamalarla karşılaşabilecekleri kuruluşlara ve doktorlara gitmemeye çalıştıklarını vurguladı. Bu bulgu bize, LGBTİ+’ların ön araştırma yapmadan sağlık hizmetlerine doğrudan erişemediklerini gösteriyor. Öte yandan; sağlık personelinin ayrımcı tutumlarına maruz kalmamak için, ayrımcılığa uğramadan uygun tedaviye erişmek için katılımcılar cinsel yönelim ve/veya cinsiyet kimliklerini saklamak zorunda kalıyor.
*Katılımcıların büyük bir çoğunluğu pandemi öncesinde (yüzde 80,56) ve pandemi sırasında (yüzde 83,3) maddi sebeplerle sağlık kurumlarına gidemediğini belirtti. Maddi sorunların yanı sıra katılımcılar; ayrımcılığa uğramaktan korktukları, ulaşım ile ilgili engelleri olduğu gerekçeleriyle sağlık kurumlarına başvuramadıklarını belirtti. Bu bulgular, LGBTİ+’lar açısından ayrımcılık ve derin yoksulluğun bir arada yaşandığını; bu durumunsa sağlık hizmetine erişimi engellediğini ortaya koyuyor.
*Anket katılımcısı LGBTİ+’ların yarısından fazlası (yüzde 53,32) sağlık kuruluşlarına başvurmaktan çekindiğini söylerken; olumsuz tepkileri nedeniyle doktor değiştirmek zorunda kalanların oranı yüzde 25,35.
*Katılımcıların neredeyse tamamının üzerinde uzlaştığı konular ise LGBTİ+’ların LGBTİ+ olmayanlarla eşit ölçüde hizmet almadığı ve sağlık hakkına erişimde LGBTİ+’ları ayrımcı uygulamalarla karşılaşma ihtimallerinin yüksek olduğu ve bu ayrımcı uygulamalara karşı LGBTİ+’ları koruma mekanizmalarının yeterli olmadığıdır.
Bu çalışma raporundaki veriseti, öneriler ve raporun tamamı; Çankaya Belediyesi’nin ilgili birimleri ve Çankaya Belediyesinin birlikte çalıştığı sağlık kurumlarından seçilecek bir odak gruba yönelik Aralık-Ocak ayılarında gerçekleştirilecek lansman ve brifing toplantısı ile paylaşılacaktır.