18/06/2021 | 17 Mayıs
17 Mayıs Derneği’nin avukatlara dönük LGBTİ+ eğitimlerinin ilki 17 Haziran akşamı gerçekleştirildi.
17 Mayıs Derneği’nin Gökkuşağı Projesi kapsamında avukatlara dönük Lgbti+ eğitimlerinin ilki; 17 Mayıs Derneği Örgütlenme ve Kapasite Geliştirme Koordinatörü ile Kaos GL Hukuk Koordinatörünün katılımıyla online olarak yapıldı. Toplam dört eğitimden oluşacak serinin üç eğitimine katılan avukatlara ise 17 Mayıs Derneği tarafından bir katılım belgesi verilecek.
Cinsiyet, toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet rolleri ve dilde ayrımcılık gibi temel kavramlara odaklanılan eğitimin ilk oturumunun ardından Av. Kerem Dikmen hukuk alanında avukatların karşılaşabileceği temel noktalar ve hukuki düzenlemelere değindi.
Fobiden Kastımız Örümcek Korkusu Değildir
Lgbti+ kısaltmasının ve bu kısaltmalara duyulan ihtiyacın nedenlerini açıklanarak başlanan sunum; kişilerin cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimlerinin ne kadar çeşitli olduğunun bir göstergesi olarak bu görünürlüğün olumlu olduğunun altını çizdi.
Ardından atanmış cinsiyeti açıklayan arkadaşımız; tıp otoritelerine patriyarka tarafından verilen atama yetkisinin doğumda başladığını ve giderek toplumsallaştığını vurguladı. Buradan biyolojik cinsiyetin ve toplumsal cinsiyetin inşa edilmiş kavramlar olduğunu açıklayan 17 Mayıs Derneği, toplumsal cinsiyeti tarihsel bir tortu olarak niteledi.
Cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, cinsiyet ifadesi ve cinsiyet karakteristiği terimlerini açıklayarak sunumuna devam eden 17 Mayıs Derneği; Lgbti+’lara dönük fobiden bahsederken “Fobiden kastımız örümcek korkusu değildir. Fobiden kastımız nefrettir, ayrımcılıktır.” dedi.
Sunumun sonlarında ise ikili cinsiyet sistemi ve normativiteye dair kavramları açıkladı.
Modern Dönem Lgbti+ Varoluşunun İnkar Kesitine Tekabül Eder
Lgbti+ olma hali Batı’dan ithal ediliyor söylemine karşı Osmanlı Dönemi’nden Enderunlu Fazıl’ın şiirlerini okuyarak oturumuna başlayan Av. Kerem Dikmen; “modern dönem olarak nitelendirilebilecek son dönemin esasen Lgbti+ varoluşunun inkarına tekabül eder” dedi.
Lgbti+ varoluşların hukukla kesişimini ele alırken karşılaşılan mevzuattan bahseden Dikmen; bu hususta birçok konuyla özellikle ceza hukuku mekanizmalarında ve hukuk ve idari yargı süreçlerinde sıkça karşılaşıldığını belirterek TMK. madde 25 ve 40’tan örnekler verdi. Dikmen devamında Ceza Kanunu madde 122’nin nefreti yeniden üretiş sürecini ele alarak 216. maddenin “Lgbti+’lara dönük cezasızlık politikasının yargı sistemi tarafından kullanılan bir aracı” haline geldiğinin altını çizdi.
Uluslararası sözleşmeler ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı İHAM kararlarıyla karşılaştırarak Lgbti+’lar açısından inceleyen Dikmen; nefret söylemi ve fobi karşısında devletlerin pozitif yükümlülüklerini belirterek, çeşitli İHAM kararlarıyla bu yükümlülükleri bir kez daha vurguladı.
Dikmen nefret söyleminin ifade özgürlüğü bağlamında ele alınmayacağını ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, sosyal medyadaki homofobik nefret söylemine soruşturma başlatmayan Litvanya savcısı ve yerel mahkemenin ayrımcılık yasağını ihlal ettiğine dönük verdiği Beizaras ve Levickas v. Litvanya kararı örneğiyle anlatarak sunumunu sonlandırdı.