Yaşlılar Haftası ve Yaşlı Hakları Üzerine...

Yaşlılar Haftası ve Yaşlı Hakları Üzerine...

19/03/2021 | Özge Gökpınar

Özgürleşme ve görünür olma ve tanınma, ancak içinde yaşanılan ülke standartlarının topyekün değişmesiyle mümkün olabilir.

Yaşlılar Haftası ve Yaşlı Hakları Üzerine... - 17 Mayıs


BM Genel Kurulu’nun kararı gereği, 1990’lı yıllardan bu yana her yıl 1 Ekim tarihinde “Uluslararası Yaşlılar Günü” kutlanırken, çeşitli ülkelerde her yıl  Mart ayı içerisinde ve özellikle 18-24 Mart tarihleri arasında ise “Yaşlılar Haftası” kutlanıyor. Türkiye’de ise bu hafta “Yaşlılara Saygı Haftası” olarak adlandırılıyor. Bu haftanın önemi yaşlıların sağlığı konusunda farkındalık yaratmak amacıyla kurgulanmış olması. Her yıl bu zamanlarda Türkiye’de, gerek basın açıklamaları gerek üst düzey toplantılarla, beslenme ve egzersizden oluşan sağlıklı yaşam ilkelerine uyum, yaşlılıkta ortaya çıkacak hastalıkların önlenmesi, kaliteli ve sağlıklı yaşamın inşa edilmesi, toplumsal yaşama aktif katılımlı, sosyal, kültürel ve ekonomik haklar doğrultusunda başkalarına muhtaç kalmadan yaşlılık sürecinin geçirilmesi vurgulanıyor. Bunun için de sağlık, sosyal güvenlik, çevre, iş olanakları, sosyal kültürel faaliyetlerle destekli yaşlılık ve sağlık hizmetlerinin düzenlenmesi gerektiği vurgulanyor. Fakat, fiiliyatta elle tutulur her hangi bir düzenleme görülmediği gibi, yaşlılar yalnızca senede bir hafta veya bir gün hatırlanan bir toplum kesimi olarak kendi haline bırakılıyor.

 

 

Günümüz toplumlarında yaşlıların yaşla beraber bireysellikleri, özgüvenleri ve bağımsızlıkları değişime uğruyor ve daha az değerli görülüyor. Bunun nedeni, yaşlanma süreciyle birlikte vücutta meydana gelen fiziksel değişikliklerin bir sonucu olarak tıbbi komplikasyonlar veya kronik hastalıklar yaşama olasılığının oluşması. Yaşlılar sıklıkla, kişilerin kendileriyle ilgili kurduğu yanlış gerçeklikler, olumsuz imgeler ve defalarca üretilen klişeler ve kalıp yargılarla karşı karşıya kalıyor. Yaşlı yetişkinler; huysuz, dikkatsiz, unutkan, kırılgan, zayıf, geçmişte sıkışıp kalmış, gençlik günlerini geride bırakmış veya toplum üzerinde bir yük haline gelmiş kişiler biçiminde kendini gösteren olumsuz ifadelerle damgalanıyorlar. Bu algılarla paralellik içerisinde ise yaşlıların bireyselliklerine ve yerinde yaşlanmalarına değil, Türkiye’de, yaşlılar için, aile bazlı bakım hizmetleri, bakımın ailede verilmesine devlet tarafından teşvik var. Fakat bunun yerine, yaşlıların aktif hayata katılımları ve haklarıyla uyumlu doğru politikaların inşa edilmesi ve ayrımcılık biçimleriyle mücadele için yaşlılar içindeki çeşitliliğin ön plana çıkarılması gerekir. Konu, yaşlanan ve yaşlı LGBTİ+’lara geldiğinde ise, sosyal izolasyon ve yalnızlık riski, eğitim gelir dengesizliği, yaşam boyu ayrımcılık ve mağduriyet, engellilik, genel sağlık düzeyinin zayıf olma riski, ruhsal hastalıklar, daha az destek riski, sağlık ve destek hizmetlerine sınırlı erişim riski ile temel insan hakları, sosyal güvence, veraset sistemi, bakım ve yasal aile kurma gibi hukuki haklardan yoksunluk riski ile karşılaşılıyor. LGBTİ+ Yaşlıların yaşam pratikleri, aile tarafından kabul görmeme, toplumsal hayattaki ayrımcılık, hizmetlere erişimdeki engeller, yaşlı LGBTİ+’ların yalnızlık, ageism, finansal zorluklar ve sağlık problemleriyle mücadele etmek zorunda kalmalarına yol açıyor. Ancak bu zorluklar yaşlı LGBTİ+’ların cinsiyet kimliği/ cinsel yönelimine bağlı olarak daha da katmanlaşıyor ve sosyal dışlanmalar, ekonomik engeller, hizmete ve sağlık erişimdeki engeller daha da derinleşiyor. Yaşlanan LGBTİ+’ların kendilerine özel ihtiyaçları var ve benzersiz zorluklarla karşılaşıyorlar. Üst düzey bakım sağlayıcıları arasında görülen kaynak ve anlayış eksikliği yaşlı LGBTİ+’lar için zorlayıcı oluyor. Çoğu zaman kim olduklarını gizlemek zorunda kaldıklarından bu durum genellikle yaşam kalitelerinin düşmesine sebep oluyor.

 

 

Tüm bu açmaz ve çıkmazların üzerine bir de, 2020 yılında başlayan COVID-19 salgını gölgesinde, yaşlıların ve yaşlı LGBTİ+’ların görünmez kılındığı bir süreç yaşanıyor. Çünkü gençlere ve onların çalışıp ekonomik döngüye katkı sağlamaları için alınan önlemler devletin politikası gereği ekonomik olarak daha karlı oluyor. Riskin büyüklüğü sebebiyle karantina önlemleri sıkı olması gerekirken, genç nüfusun toplu taşıma kullanarak iş yerlerine gitmesinde bu nedenle temas riski göze alınıyor. Ama bu da toplumda bölünmeye ve önlemlerde ayrımcılığa sebep oluyor. Covid-19’la beraber yaşçılık ve yaş ayrımcılığı artıyor, 65+’ların sokağa çıkma yasağı esasen anayasaya aykırı olmakla beraber, ekonomiye katkısı olmayan ve var olan kaynakları tüketen kişiler olarak değersizleştirildikleri için Covid-19 ile yaşlıların ölecek olması kabul edilebilir ikincil hasar olarak görülüyor ve yaşlılara getiren kısıtlamalar ve hak ayrımcılıkları meşrulaştırılıyor.

 

 

Oysa, yaşlıların bireylikleri, heterojenlikleri yaşlılar içerisindeki LGBTİ+lar gibi grupların görünürlüğü ve tanınması politikalar eliyle meşru hale getirilen önlemlerin ve uygulamaların önüne geçilmesinde önem arz ediyor. Çünkü, özgürleşme ve görünür olma ve tanınma, ancak içinde yaşanılan ülke standartlarının topyekün değişmesiyle mümkün olabilir.

 

 

17 Mayıs Derneği olarak yaşlılar haftasını kutluyoruz...

 

 

Okuma Önerileri:

 

 

Yaşlı LGBTİ+’ların Hakları ve Sorunları ile Dünyadan Örnekler Çalışma ve Araştırma Raporu

 

 

Yaşlı LGBTİ+’lar, Dünyada ve Türkiyedeki Durum

 

 

 

 

Lütfen girdiğiniz bilgileri kontrol edip ve tekrar deneyin.
Talebiniz Başarıyla İletildi! En kısa sürede iletişime geçilecektir.